TENORETİC Tablet A. İbrahim
TENORETİC Tablet A. İbrahim
Etken Madde(ler): Atenolol, Klortalidon
Piyasa Şekilleri:ac 50 mg, 12.5 mg: 28 tablet, 100 mg, 25 mg: 28 tablet içeren blister ambalajlarda.
TENORETİC Tablet Kullanım Şekli:
Yetişkinlerde: Başlangıç dozu günde 1 tablet Tenoretic 50 tedavisi şeklindedir. Optimal cevap alınamazsa Tenoretic 100 tedavisine geçilmelidir. Gerekli olduğu takdirde başka bir antihipertansif ilacın eklenmesi düşünülebilir ama böyle bir durumda, aşırı kan basıncı düşüşünün önüne geçmek amacıyla eklenen antihipertansif ilacın önerilen başlangıç dozunun %50’si ile başlanıp dozun kademeli olarak artırılması gerekebilir. Yaşlılarda: Bu yaş grubunda doz gereksinimleri genellikle daha düşüktür. Böbrek yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Doz, kullanım sıklığı azaltılarak düşürülmelidir.
TENORETİC Tablet Endikasyonları:
Bir beta-bloker ve bir diüretik olmak üzere iki ajanın antihipertansif etkisini birleştirir. Hipertansiyonda endikedir.
TENORETİC Tablet Kontrendikasyonları:
Her iki bileşene karşı bilinen aşırı duyarlılık; bradikardi; kardiyojenik şok; hipotansiyon; metabolik asidoz; ağır periferik arteryel dolaşım bozuklukları; ikinci ve üçüncü derece kalp bloğu; hasta sinüs sendromu; tedavi edilmemiş feokromositoma; kontrol edilmeyen kalp yetmezliğinde kullanılmamalıdır.
TENORETİC Tablet Uyarılar:
Konjestif kalp yetmezliğinde dolaşım fonksiyonunu desteklemek için sempatik stimülasyon gereklidir ve bu yüzden atenolol ile oluşan beta blokaj miyokard kontraktilitesini daha fazla deprese etmek ve daha şiddetli kalp yetmezliğine yol açmak gibi potansiyel tehlike taşımaktadır. Dijital ve/veya diüretiklerle kontrol edilen konjestif kalp yetmezlikli hastalarda dikkatli verilmelidir. Dijital ve atenolol, her ikisi de, AV iletiyi yavaşlatır. Kalp yetmezliği hikayesi olmayan hastalarda, beta bloker ajanlarla miyokardın uzun süreli depresyonu, bazı vakalarda kalp yetmezliğine yol açabilir. Kalp yetmezliğinin ilk belirtisi gözlendiğinde, hastalar önerilen kılavuzlara göre uygun bir şekilde tedavi edilmelidir. Uygun tedaviye rağmen kalp yetmezliği devam ederse, ilaç kesilmelidir. Atenolol böbrekler yolu ile atıldığından, bozulmuş renal fonksiyonu olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Renal bozukluğu olan hastalarda tiyazidler azotemiye yol açabilir. Bozulmuş renal fonksiyonların varlığında kümülatif etkiler gelişebileceğinden, ilerleyici böbrek bozukluğu belirgin olduğunda, ilaç kesilmelidir. Hepatik fonksiyonları bozuk veya ilerleyici karaciğer bozukluğu olan hastalarda, sıvı ve elektrolit dengesindeki ufak değişiklikler hepatik komaya yol açabilir. Bu hastalarda dikkatli uygulanmalıdır. Koroner arter hastalığı olan hastalarda belirli beta bloker ajanlarla tedavinin ani kesilmesini takiben angina pektorisin şiddetlenmesi ve bazı vakalarda miyokard enfarktüsü bildirilmiştir. Bu yüzden, bu hastalarda hekimin tavsiyesi olmadan ilacın kesilmesine karşı uyarılmalıdır. Bronkospastik olan hastalar beta bloker almamalıdır. Diğer antihipertansiflere cevap vermeyen veya tolere edemeyen hastalarda dikkatli uygulanmalıdır. Beta1 selektivitesi mutlak olmadığından, mümkün olan en düşük dozu kullanılmalı ve beta2 stimülan ajan (bronkodilatör) eklenmelidir. Cerrahi öncesi hastaların büyük çoğunluğunda beta bloker ilaçları kesmek tercih edilmemektedir. Fakat, miyokardı deprese eden anestezik ilaçların kullanımı esnasında dikkat edilmelidir. Diyabetik hastalarda dikkatli kullanılabilir. Beta blokerler hipoglisemiye bağlı oluşan taşikardiyi maskeleyebilir fakat sersemlik ve terleme gibi diğer belirtiler belirgin şekilde etkilenmez. Diyabetik hastalarda insülin ihtiyacı değişebilir, latent diyabet klortalidon uygulaması esnasında belirgin hale geçebilir. Beta adrenerjik blokaj hipertiroidizmin belirli klinik belirtilerini (örn. taşikardi) maskeleyebilir. Uzun süreli tiyazid tedavisi alan bazı hastalarda paratiroid bezlerde patolojik değişiklikler ile birlikte hiperkalsemi ve hipofosfatemi gözlenmiştir. Tiyazid tedavisi alan belirli hastalarda hiperürisemi oluşabilir veya akut gut meydana gelebilir. Periferik arteriyel dolaşım bozukluklarını şiddetlendirebilir. Olası elektrolit dengesizliğini bulmak için periyodik olarak serum elektrolitleri bakılmalıdır. Ciddi siroz varlığında veya kortikosteroid veya ACTH’ın birlikte kullanımında hipokalemi gelişebilir. Atenolol, gebe kadına uygulandığında, fetal zarara yol açabilir. Atenolol plasenta bariyerini aşar ve kord kanında bulunur. Gebeliğin 2. trimesterinden sonra atenololun uygulanması düşük doğum ağırlıklı bebeklerin doğumuna yol açmıştır. İlk trimesterde atenolol kullanımı ile ilgili hiçbir çalışma yapılmamıştır ve fetal hasar olasılığı ortadan kaldırılamaz. Plazma konsantrasyonu ile karşılaştırıldığında, atenolol anne sütüne 1.5-6.8 oranında geçer. Atenolol, emziren kadınlara verildiğinde, dikkatli olunmalıdır. Anne sütü ile beslenen bebeklerde klinik olarak önemli bradikardi bildirilmiştir. Pediyatrik hastalarda güvenilirlik ve etkinlik gösterilmemiştir.
Yan Etkileri: Rapor edilen istenmeyen olgular, genellikle bileşenlerinin farmakolojik etkilerine bağlanabilir. Hiperürisemi, hipokalemi, glukoz tolerans bozukluğu, bradikardi, kalp yetmezliğinin kötüleşmesi, senkopla sonuçlanabilen postüral hipotansiyon, soğuk ekstremiteler, kalp bloğunun hızlanması, klaudikasyo intermittan, Raynaud fenomeni, konvüzyon, baş dönmesi, baş ağrısı, ruh hali değişiklikleri, kabuslar, psikozlar ve halüsinasyonlar, diğer beta-blokerlerle görülen tipte uyku bozuklukları, ağız kuruluğu, gastrointestinal rahatsızlıklar, bulantı, lökopeni, purpura, trombositopeni, alopesi, göz kuruluğu, psoriazis benzeri deri reaksiyonları, psoriazisin ağırlaşması, cilt döküntüleri, parestezi, geçmişinde astımla ilgili şikayetleri olan hastalarda veya bronşiyal astımı olan hastalarda bronkospazm, görme bozuklukları, yorgunluk; ANA’da (antinükleer antikor) artış gözlemlenmiştir.
TENORETİC Tablet İlaç Etkileşimleri:
Verapamil, diltiazem gibi negatif inotropik etkileri olan kalsiyum kanal blokerlerinin beta blokerlerle beraber kullanımı, özellikle ventriküler fonksiyon bozukluğu ve/veya sino-atriyal ya da atriyo-ventriküler ileti anomalileri olan hastalarda bu etkilerin artmasına neden olabilir. Bu, şiddetli hipotansiyon, bradikardi ve kardiyak yetmezlikle sonuçlanabilir. Kalsiyum kanal blokerleri ve beta blokerler diğerinin kesilmesinden sonraki 48 saat içinde damar içinden uygulanmamalıdır. Nifedipin gibi dihidropiridinlerle birlikte kullanımı, hipotansiyon riskini arttırabilir ve latent kardiyak yetmezliği olan hastalarda kardiyak yetmezlik oluşabilir. Dijitalis glikozidleri, beta blokerlerle ilişkili olarak atriyo-ventriküler ileti zamanını artırabilirler. Beta blokerler, klonidinin kesilmesini takip edebilen rebound hipertansiyonu kötüleştirebilir. İki ilaç beraber kullanılıyorsa, beta blokerler, klonidinin kesilmesinden birkaç gün önce azaltılmalıdır. Eğer klonidinin yerini beta bloker tedavisi alacaksa, beta blokerlerle tedaviye başlanması klonidinin kesilmesinden birkaç gün sonraya ertelenmelidir. Beta bloker, dizopiramid gibi 1. sınıf antiaritmik ajanlarla verildiğinde dikkatli olunmalıdır. Adrenalin gibi sempatomimetik ajanlarla beraber kullanımı, beta blokerlerin etkisini önleyebilir. İbuprofen, indometazin gibi prostaglandin sentetaz inhibitörü ilaçların beraber kullanımı, beta blokerlerin antihipertansif etkilerini azaltabilir. Lityum içeren preparatlar diüretiklerle beraber verilmemelidir. Çünkü diüretikler bu preparatların renal klirensini azaltabilirler. Anestetik ajanlar birlikte kullanılırken dikkatli olunmalıdır. Anasteziyolog mümkün olan en az negatif inotropik etkiye sahip olan ajanı seçmelidir. Beta blokerlerin anestezik ilaçlarla kullanımı, refleks taşikardinin azalması ve hipotansiyon riskinin artmasıyla sonuçlanabilir. Miyokardial depresyona sebep olan anestezik ajanlar en çok kaçınılması gerekenlerdir.